Yaşlı bir adamın gözlerinde kaçıncı bilmem gördüğüm hüzün,Beni yine gelip burada hayat hakkında söylenmeye itti.
Bazen düşünüyorum da hayat dediğimiz olasılıklar denizinde vektörel olarak saptığımız ideallerimize bu kadar takılıp kalmasak diğer bir olasılıkta da mutlu olmayı başarabilir miydik?
Hayatla inatlaşmadan, biraz biçimsiz ya da daha şekil kaygısı olmadan mı yaşamak gerekiyor acaba.
Osho bir kitabında bütün kuralları ve bu güne kadar koşulsuz kabul ettiğiniz yargıları silin onlardan kurtulun o zaman tanrısal olana kendi kutsalınıza ulaşırsınız demişti.
Bir şekilde yönlendiriliyor olmak kendi hayatlarımızı ve kendi kurgularımızı yok ediyor.
Aslında gerçekten ne istediğimizi bilmiyoruz.
Gerçekten kendi halime bırakılsaydım herhangi bir dini seçmeyeceğim gibi yaşadığım evi, çalıştığım işi, yaptığım mesleği de seçmeyeceğime kendim kadar eminim.
Kendim? Ben kimim.
Kendi hayatımı tasarlayamadıysam ve olmak zorunda olduğum kişi olduysam, bıraksalardı olacağım kişiyle; aynı fikir de olup olmadığımı da bilemediğim için bu fikirler kime ait olmuş oluyor?
Bazen eğitilmiş İnsanın düşünebilme yeteneğinin gelişmesinin tehlikeli bir sonucu olarak duygularımızı kaybettiğimizi ve böylelikle düşünen başka bir varlık olduğumuzu, salt insan olmadığımızı düşünüyorum.Bu kadar düşünmesek kesinlikle daha kolay olurdu o kesin.Duygular ve sezgiler ilkel bir insan olarak bizi yaşatmaya yetmeseydi bugün hala yaşıyor olmazdık zaten.Acaba insanoğlu kendine yeten seviyeden fazlasını neden istemiş olabilir.
Tüm bu saçma düşünceleri bana yaşama olan inancını ve savaşma gücünü kaybetmiş gençlik ışığı sönmüş bir amca hissettirdi.
Hayat aslında yıldığımız noktada teslim olduğumuz kendimiz midir.
İnatlaşmasaydı, hayatın kendisine sunduklarını olgun bir tavırla kabul edebilmiş olsaydı, hedeflerinden sapmış olmak onu bu denli kızdırmasaydı, daha mutlu bir insan mı olurdu.
Tüm bunları yapmış olsaydı; öylece mutlu olsaydı, istediği insan olur muydu.
Belki de keskin sirke bu yüzden küpüne zarar.
Ben sonunda hangi benliğine ulaşacağını düşünmeden hayat karşısında daha akışkan,biçimsiz,
plansız değil; ama b,c,d,e...z ye kadar planı olabilen esnek bir hayatı seçtim.
(Seçtiğim sonuçların bazılarından hiç memnun olmasam da olasılıklar içinde en mükemmeli buydu diyebiliyorum.Bunu söylemenin başımı göğe erdirmediğini de biliyorum.)
Koşullara göre davranarak gerçekleştirdiğim Kendim; tam olarak istediğim Kendim olmasa da; içinde öfke olmayan, reddediş olmayan, baştan ayağa barışılmamış bir hayat olmayacak.
O amcayla aramızdaki en büyük fark; sanırım yaşlılıktan feri de kaçsa gülen gözlerim olacak.
Beyaz saçlı, soluk benizli, sararmış gözlü, emekli Amca; 35 dakikalık İzban seyahatinde hayatından öğrendiğim bu bilgi için teşekkür ediyorum.(Görüldüğü üzere biraz laf dinlemenin kimseye zararı yok.Ayrıca tavandan ödenmiş olmasına rağmen 1300 tl aylık gerçekten lanet edilesi bir aylıktır.Kesinlikle sonbaharı yaşatmaz; velev ki yaşattı kışı çıkarmaz....)
Hanımlar bilirler;
Kulak memesi kıvamında ömrünüz olsun :D (bence...)
Translate
14 Aralık 2014 Pazar
12 Aralık 2014 Cuma
Çay ya da Şarap mühim olan gerektiği gibi kutlamak...
Bazen bütün soruların cevabı bir anda gelir.Hayata dair bütün düğümler bir anda çözülür.Yaşadığımız aydınlanma ve heyecanın yanı sıra, Okul yıllarından sonra nadiren de olsa işte tam da bu zamanlarda gerçek bir öğrenme duygusu yaşarız.
İçimizden bir ses bize doğru yolda olduğumuzu ya da olmadığımızı fısıldar.Doğru yolda olduğumuzu hissettiğimiz andaki haz paha biçilmezdir.
İşte ben bugün tamda bu paha biçilmez şarkının notalarına basıyorum.
Eş zamanlı biçimde keşfettim ki bu anların kıymetini bilmiyoruz.Her nasılsa zihnimiz (egonun doyumsuzluğundan olsa gerek) bu anların keyfini çıkarma süresini pek bir kısa tutuyor.Mesela hallettiğimiz şey, herhangi bir konuda herhangi bir çıkarıma ulaşmak ya da ölçülebilir değerde bir başarı olsun. Böyle durumlarda bir es verip kendimizi kutlayıp şöyle bir sırtımız sıvazlayıp başarmanın hazzını kendimize niye teslim etmiyoruz da, dönüp hayatın kalan kısmına odaklanıyoruz.
Kendimizi bu konuda yeteri kadar ödüllendirmiş olsak aldığımız keyif bir sonraki başarı ya da kazanım için bizi daha hızlı, istekli ve daha konsantre kılmaz mıydı?
Bu sorunun cevabının yetiştirilme tarzımızla alakalı olduğunu düşünüyorum.Çocukken sıklıkla duyduğumuz ŞIMARMA kelimesiyle alakalı olabilir.Keşke bıraksalardı da biraz şımarsaydık.
Gavur evladı deyip geçmeyin; Onlar böyle yetişiyor mesela.Bizde ödül sistemi bile yanlış anlaşılıp Rüşvet sistemine döndü o ayrı.Sonuç olarak hiç bir konuda ayarımız yok.
Neyse bu defa toplum bıdı bıdısı yapmak niyetinde değilim.
Ben bu yazıyı tamamen kendimi ödüllendirmek ve doğru yolda hissettiğim hayatımı onurlandırmak için yazdım.Gavur evladı olsam kesin şarap ve peynir eşliğinde yazarak kutlayacağım yazımı bu akşam kişisel tercihim olarak çayla kutluyorum.(Şarap ve peynir de iyi olurdu aslında ama yalnız başına fazla melankolik sanki.)
Sonuç olarak kaliteli bir hayatsa konu aradaki fark çay ya da şarap kadar küçük olabilir.
Çok keyifli, bol donanımlı,onurlu, isabetli yaşayan dostlarım var.Hayat kalitemi artırıp; yanımda oldukları için çok mutluyum.
Onlar iyi ki varlar...
İyi geceler...
İçimizden bir ses bize doğru yolda olduğumuzu ya da olmadığımızı fısıldar.Doğru yolda olduğumuzu hissettiğimiz andaki haz paha biçilmezdir.
İşte ben bugün tamda bu paha biçilmez şarkının notalarına basıyorum.
Eş zamanlı biçimde keşfettim ki bu anların kıymetini bilmiyoruz.Her nasılsa zihnimiz (egonun doyumsuzluğundan olsa gerek) bu anların keyfini çıkarma süresini pek bir kısa tutuyor.Mesela hallettiğimiz şey, herhangi bir konuda herhangi bir çıkarıma ulaşmak ya da ölçülebilir değerde bir başarı olsun. Böyle durumlarda bir es verip kendimizi kutlayıp şöyle bir sırtımız sıvazlayıp başarmanın hazzını kendimize niye teslim etmiyoruz da, dönüp hayatın kalan kısmına odaklanıyoruz.
Kendimizi bu konuda yeteri kadar ödüllendirmiş olsak aldığımız keyif bir sonraki başarı ya da kazanım için bizi daha hızlı, istekli ve daha konsantre kılmaz mıydı?
Bu sorunun cevabının yetiştirilme tarzımızla alakalı olduğunu düşünüyorum.Çocukken sıklıkla duyduğumuz ŞIMARMA kelimesiyle alakalı olabilir.Keşke bıraksalardı da biraz şımarsaydık.
Gavur evladı deyip geçmeyin; Onlar böyle yetişiyor mesela.Bizde ödül sistemi bile yanlış anlaşılıp Rüşvet sistemine döndü o ayrı.Sonuç olarak hiç bir konuda ayarımız yok.
Neyse bu defa toplum bıdı bıdısı yapmak niyetinde değilim.
Ben bu yazıyı tamamen kendimi ödüllendirmek ve doğru yolda hissettiğim hayatımı onurlandırmak için yazdım.Gavur evladı olsam kesin şarap ve peynir eşliğinde yazarak kutlayacağım yazımı bu akşam kişisel tercihim olarak çayla kutluyorum.(Şarap ve peynir de iyi olurdu aslında ama yalnız başına fazla melankolik sanki.)
Sonuç olarak kaliteli bir hayatsa konu aradaki fark çay ya da şarap kadar küçük olabilir.
Çok keyifli, bol donanımlı,onurlu, isabetli yaşayan dostlarım var.Hayat kalitemi artırıp; yanımda oldukları için çok mutluyum.
Onlar iyi ki varlar...
İyi geceler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)