İçimizden bir ses bize doğru yolda olduğumuzu ya da olmadığımızı fısıldar.Doğru yolda olduğumuzu hissettiğimiz andaki haz paha biçilmezdir.
İşte ben bugün tamda bu paha biçilmez şarkının notalarına basıyorum.
Eş zamanlı biçimde keşfettim ki bu anların kıymetini bilmiyoruz.Her nasılsa zihnimiz (egonun doyumsuzluğundan olsa gerek) bu anların keyfini çıkarma süresini pek bir kısa tutuyor.Mesela hallettiğimiz şey, herhangi bir konuda herhangi bir çıkarıma ulaşmak ya da ölçülebilir değerde bir başarı olsun. Böyle durumlarda bir es verip kendimizi kutlayıp şöyle bir sırtımız sıvazlayıp başarmanın hazzını kendimize niye teslim etmiyoruz da, dönüp hayatın kalan kısmına odaklanıyoruz.
Kendimizi bu konuda yeteri kadar ödüllendirmiş olsak aldığımız keyif bir sonraki başarı ya da kazanım için bizi daha hızlı, istekli ve daha konsantre kılmaz mıydı?
Bu sorunun cevabının yetiştirilme tarzımızla alakalı olduğunu düşünüyorum.Çocukken sıklıkla duyduğumuz ŞIMARMA kelimesiyle alakalı olabilir.Keşke bıraksalardı da biraz şımarsaydık.
Gavur evladı deyip geçmeyin; Onlar böyle yetişiyor mesela.Bizde ödül sistemi bile yanlış anlaşılıp Rüşvet sistemine döndü o ayrı.Sonuç olarak hiç bir konuda ayarımız yok.
Neyse bu defa toplum bıdı bıdısı yapmak niyetinde değilim.
Ben bu yazıyı tamamen kendimi ödüllendirmek ve doğru yolda hissettiğim hayatımı onurlandırmak için yazdım.Gavur evladı olsam kesin şarap ve peynir eşliğinde yazarak kutlayacağım yazımı bu akşam kişisel tercihim olarak çayla kutluyorum.(Şarap ve peynir de iyi olurdu aslında ama yalnız başına fazla melankolik sanki.)
Sonuç olarak kaliteli bir hayatsa konu aradaki fark çay ya da şarap kadar küçük olabilir.
Çok keyifli, bol donanımlı,onurlu, isabetli yaşayan dostlarım var.Hayat kalitemi artırıp; yanımda oldukları için çok mutluyum.
Onlar iyi ki varlar...
İyi geceler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder